Kibar Feyzo Hatay'ın Reyhanlı ilçesine bağlı Harran mahallesinde çekilmişti.
1980 ihtilalinden sonra yine uzun yıllar yasaklamalar ile karşı karşıya kalmıştı film.
Köyden kente göç, sendika ve işçi sınıfının haklarını arama mücadelesi, insanların eğitim ve sosyokültürel hayatının çatışmaları, düşüncesini ve ne hissettiğini söyleyemeyen, köleleştirilmiş halkın ağa özelinde düzene ve sisteme başkaldırısı.
Yüzlerce kez izledik repliklerini marş gibi ezbere biliyoruz, hatıramızda.
Bıkmadan usanmadan ne zaman önümüze çıksa ilk gün ki izleme heyecanı ile izler buluruz kendimizi.
Kibar Feyzo filminin yapıldığı 1978 Türkiye'sinden bu güne bakmaya çalışmak isterim.
Ben karşılaştırmasını yapayım, yorum sizin.
Ayrıca maalesef şimdi böyle politik sorunları dile getiren bir film yapılamamaktadır.
Evlenmek isteyen gençlerin başlık parası pazarlığı ile başlıyor film.
Kızın babası fiyatı arttırdıkça artıyor, Bilo ile Feyzo birbirine düşüyor.
Kızın abisi gelecek başlık parası ile kendisine kız alınmasını bekliyor.
Ağa senetlere kefil olmazsa kızı vermem diyor, baba.
Feyzo ağaya gidiyor, ağanın havuzlu evi, atı, uşağı, korumaları ve bilmediğimiz şehirli misafiri ile onay makamı her sorun ve istek karşısında.
Sığındıkları, yardım diledikleri, sahibi olarak gördükleri yüceler yücesi ağa..
Kalabalık ahali ile beraber kutlanan köy düğünü, Kibar Feyzo'nun şapkasının ağanın şapkası olanlengeli fötr şapkasına benzemesi.
Ağanın üstünde kimsenin olamayacağı, derhal köyden sürülmesi.
Sürülünce büyük şehire varması, iş emek ve sendikal haklarla tanışması.
İnsanın anayasal haklarının olduğunu görmesi.
Hak, hukuk ve adalet arayışında bulunan insaların olması.
Şehirde, başlık parasının olmamasını görmesi,
İşçilerin para karşılığında çalıştıklarını görmesi.
Gelip köylüyü bilgilendirmesi, buna karşılık başkaldıran köylünün, cezalandırılarak ağa tarafından falakaya yatırılmaları.
Ve filmin sonunda halkın baş kaldırısı ile tası tarağı toplayıp, cenk havası eşliğinde yeni yurt arama yolculuğuna çıkıyorlar.
Ezildi, hor görüldü....
İnsanca Yaşam talep etti,
Sürüldü...
Hakkını aradı,
Sopa yedi falakaya yatırıldı....
Halkı ve topluluğu harekete geçirdi,
İşkenceye maruz kaldı...
Gözetim altına alındı...
Nitekim sonunda artık yeter dedi, kendini hiçe saydı.
Ağayı öldürdü ....
Filmin sonu daha da acı maalesef.
Ağa öldü, başka ağa geldi köyün başına ...
Eski ağayı mum gibi arar olduk diye söylüyor Kibar Feyzo.
Mevcut iktidar, ülke yönetimi, siyasi otorite gitsin demek, istemiyoruz demek anayasal süreçler ile sandık ile meşru olarak gayet insani bir talep .
Can alıcı mesele şu; Yerine muhtemelen gelecek olan, sistem değişmediği sürece,
Gelen gideni aratır gerçeğini ortaya koyacaktır.
Tarih tekerrürden ibarettir.
Mevcut yasaların ve kanunların başa geçeni tırnak içinde " devletin sahibi konumuna taşıyor olması"
Zamanla güç zehirlenmesine sebep olması nedeniyle çok riskli ve sakıncalı bir durumdur.
Ülke bir, devlet bir, vatan bir, toprağımız bir, kardeşliğimiz bir.
Aynı hatalara bir kez daha düşmemek adına,
Ortak akıl, birlikte hareket sahası yaratılmalı.
Sahip çıkalım geleceğimize.....