Bazen düşünüyorum da. Biz bu topraklarda yaşarken ne zaman tam bağımsız olduk?
Yani ekonomisiyle, parasıyla, üretimiyle, kararıyla.Ne zaman kendi ayaklarımızın üstünde durduk? Cevabı üzülerek veriyorum hiçbir zaman tam olarak değil.
İşte bu yüzden şimdi konuşmamız gereken şey bir kurtuluş savaşı değil,
bir kurtuluş ekonomisi.
Sen yıllarca çalış, üret, emek ver.Sonra biri çıksın, sana parayı ben veririm ama faizini de ödeyeceksin desin.
Emeğini satın alsın, toprağını sömürsün, madenini üç kuruşa kapatsın.Üstüne bir de seni yoksullukla terbiye etmeye kalksın.Buna ekonomi değil, buna modern işgal denir.Haydar Hoca yıllar önce bunu görüp seslendi.Biz kendi paramızı kendimiz basarız.Kaynağımız var, milletimize dağıtırız.Üreticiyi destekler, tüketimi ayağa kaldırırız.Dedi ki, bu ülke dilenci değil, efendidir.Ama işte. Bu düzenin sahipleri bundan hiç hoşlanmadı.
Çünkü sen bağımsız olursan,
onların kartelleri batacak.
Sen kendi paranı üretirsen,
onların doları çöp olacak.
Sen kendi madenini işlersen,
onların sömürü düzeni çökecek.Yani sen ayağa kalkarsan,
onlar diz çökecek.
İşte mesele bu kadar net.Şimdi soruyorum kendi halkına maaş veren bir devlet niye popülist oluyor da,Amerika trilyon dolar basınca büyüme oluyor?
Niye bizim zenginliğimiz enflasyon yapar diye korkutuluyor da,
onların zenginliği gelişmişlik sayılıyor? Cevap basit Sömürmek isteyen seni asla özgür bırakmaz.
O yüzden bu mesele sadece ekonomi meselesi değil,
bu mesele bir milli direniş meselesi.Yarın bir gün bu ülke ben kendi paramı basıyorum, kendi insanıma dağıtıyorum, kendi üreticime sahip çıkıyorum derse,
emin olun ses Amerika'dan gelir.İngiltere suratını asar,
İMF sinir krizi geçirir.
Çünkü sen o an sadece kendi ekonomini değil,
onların düzenini de yıkmış olursun.Ama korkma.
Bu millet yoklukla savaş kazanmış.Bir modelle, bir inançla, bir direnişle
bu zinciri de kırar.Yeter ki millet inansın.Yeter ki biz inanalım.O zaman göreceksiniz,bu topraklardan bir model doğacak ve
dünyanın mazlumlarına umut olacak.Bu yazının adı boşuna Milli Direniş Ekonomisi değil...