Bu makalemdeki ilham kaynağım, yüce kitabımızda zikredilen Nahl Suresi'nin 66. ayeti olmuştur. Bu ayetin gönlümde uyandırdığı derin tefekkürler, araştırmalarıma yön vermiştir. Bu vesileyle, beni bu yolda düşündüren, yönlendiren ve ilhamlandıran Rabbime hamdü senalar ederim. Doğrusu, ibret almak isteyen elbette ibret alır.
İnanıyorum ki bir kul, gönülden murad eder ve Rabbine yalvarırsa, Hazreti Allah da o kulunun gönül muradını verir. Bu inançla, bu satırları okuyan ya da okuyamayan tüm kardeşlerime sevgi, saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
Ayrıca, bu vesileyle bizlerin yetişmesinde büyük emeği olan kıymetli büyüğümüz Prof. Dr. Haydar Baş hocamı, gözyaşları ve derin bir hasretle anıyorum. Seni çok özledim baba…
Hayvanlarda da sizin için kesin bir ibret vardır. Size onların karınlarından, fışkı ile kan arasından halis bir süt içiriyoruz ki, içenlerin boğazlarından kayar gider. (Nahl 66.Ayet)
Tavukların Kanat Yolmasından Savaş Meydanlarına
Doğanın acımasızlığı yalnızca vahşi hayvanlar arasında değil, evcilleştirilmiş türlerde de kendini gösterir. Bir tavuk sürüsünde başlayan küçük bir huzursuzluk, bir bireyin tüylerinin yolunmasıyla başlar. Sürü bu davranışı tekrarlar; zamanla saldırıya uğrayan birey yaralanır, kanar ve sonunda ölür. Bazen bu döngü salgın gibi yayılır ve sürünün büyük kısmı stresten, travmadan veya enfeksiyondan telef olur. Bence bu olay sadece bir hayvan davranış biçimi değil, aynı zamanda insanlık tarihinin de simgesel bir temsili olabilir.
Kanibalizm, Fizikselden Ruhsal Tükenmeye
İnsanlık tarihindeki ilk travmalardan biri, kendi türünü fiziksel olarak tüketen kanibalistik davranışlardı. Bu doğrudan yamyamlık biçimi zamanla daha soyut şekillere evrildi, kültürel kanibalizm, ekonomik sömürü, politik baskılar. Artık bir insanı doğrudan yemiyoruz, ama emeğini, enerjisini, ruhunu tüketiyoruz. Tıpkı tavuğun diğerinin kanadını yolduğu gibi, biz de birbirimizin umutlarını, kaynaklarını, hatta yaşam haklarını paramparça ediyoruz.
Hayvan Davranışından Sosyal Mekanizmalara
Bir tavuk neden diğerinin tüyünü yolar? Genellikle stres, alan yetersizliği, kaynak eksikliği ya da sürü içi hiyerarşi mücadelesi. İnsanlar da benzer nedenlerle çatışır: ekonomik buhranlar, kimlik krizleri, kaynak kısıtları, ideolojik ayrışmalar. Bunlar önce bireyler arası sürtüşmelere yol açar; sonra topluluklar arasında kamplaşmalara; sonunda ise ülkeler arası savaşlara.
Tavuk Kümesinde Başlayan Şiddet Zinciri: İnsan Toplumlarında Yansıması
Bir kümesin içindeki kaotik enerji, küçük bir huzursuzluktan doğar. Bir tavuğun diğerine attığı ilk darbe, diğerlerinin dikkatini çeker. Saldırı görenin zayıflığı, diğerlerinin onu hedef almasına neden olur. Bu durum bir tür "şiddet bulaşıcılığı"dır. İnsanlarda da bir linç kültürü, bir düşmanlaştırma refleksi vardır. Ötekileştirilen, farklı olan ya da zayıf düşen, bir anda toplumun hedef tahtasına oturur. Medyada, sokakta, siyasette bir "av ritüeli" başlar. Tıpkı kümesteki tavuklar gibi, insanlar da birbirini yavaş yavaş tüketir.
Savaşlar, Sistematik Kanat Yolmaları
Tarihteki büyük savaşlar, örneğin I. ve II. Dünya Savaşları, tıpkı bir kümeste başlayan küçük saldırıların zincirleme kaosa dönüşmesi gibidir. Önce ekonomik rekabetler, sonra diplomatik gerilimler, ardından propagandalar ve milliyetçi söylemler. Her biri başka bir kanat yolmanın metaforudur. Sonunda milyonlarca insan ölür, kentler yok olur, kültürler yerle bir edilir. Oysa başlangıç noktası, çoğu zaman küçük bir anlaşmazlıktır.
Modern Dünyada Simgesel Kanibalizm
Günümüzde savaşlar yalnızca cephede olmuyor. Sosyal medyada linçler, iş yerlerinde mobbing, politikada itibar suikastları… Her biri bir tür "ruhsal kanibalizm"dir. İnsanlar, kendi türdaşlarını yok etmeye programlanmış gibi davranıyor. Bu durumun sonucunda bireysel çöküşler, toplumsal travmalar ve kolektif buhranlar yaşanıyor.
Çözüm, Sürü Bilinci Yerine Toplumsal Bilinç
Tavuklar içgüdüyle hareket eder; insanlar ise bilinçle. En azından etmeleri beklenir. Ancak bu bilinç çoğu zaman çıkarlar, korkular ve yönlendirmelerle bastırılır. Kurtuluş, bireyin öteki bireyi bir tehdit olarak değil, bir ortak olarak görmesinden geçer. Farklılıklar saldırı nedeni değil, zenginlik kaynağı olarak kabul edildiğinde; kaynaklar adilce paylaşıldığında; şeffaflık ve empati egemen olduğunda, belki de o zincir kırılır. Belki de bir gün, insanlar birbirinin kanadını yolmak yerine, birlikte kanatlanmayı öğrenir.
Tavukların kanat yolma davranışı bir içgüdüdür, insanlar içinse bir tercihtir. Bu tercih, bizi ya birlikte var eden ya da birlikte yok eden bir yola götürür. Tarih, defalarca o yok edici yolu seçtiğimizi gösterdi. Ancak geçmişin aynasında geleceği görebiliriz. Belki bir gün, o aynada tüyleri yolunmuş değil, birlikte uçan bir insanlık görürüz.